Depremin Psikolojik Etkileri
Ülkemizde geçtiğimiz günlerde meydana gelen ve binlerce insanımızın ölümüne neden olan depremler sadece evlerin yıkımına değil psikolojik yıkımlara da neden olmaktadır.
Gerçek şu ki ülkemiz, kısmen depreme eğilimli bir bölgede bulunuyor. Bu doğal tehlikeyle yüzleşmeye hazırlıklı olmak ve korunma mekanizmaları geliştirmek oldukça önem arz ediyor. deprem korkusu bireye göre farklı seviyelerde psikolojik değişikliklere neden olmaktadır.
Depremler Bireylerde Çeşitli Psikolojik Etkilere Neden Olmaktadır
Depreme maruz kalan bireyler çoğunlukla psikolojik travma yaşarlar ve bu travmanın etkileri hemen afet sonrasında ortaya çıkabildiği gibi üzerinden aylar yıllar geçtikten sonra da ortaya çıkabilir. Deprem gibi büyük doğal afetlerde hem maddi hem manevi bir çok kayıp yaşanmaktadır.
Duygusal ve maddi kaynaklar olmadan yaşamaya devam etme korkusu kişilerde psikolojik strese neden olmakta, ruh sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Bu tür travmatik olaylar sonucunda bireylerde, anksiyete, depresyon, konsantrasyon eksikliği ve karar vermekte zorluk çekme, duyguların kontrol edilememesi, suçluluk, umutsuzluk, uyku bozuklukları ve kabuslar, her şeye ve herkese kayıtsızlık, izolasyon, çocuklarda gece uykusuzluk ve uyku ritminin bozulması gibi davranışsal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Travmaya maruz kalmış bu bireylerin hayatın akışına uyum sağlayabilmeleri ve psikolojilerinin onarımı için bir uzmandan destek almaları yararlı olacaktır.
Davranışsal açıdan bakıldığında, deprem sonrası psikolojik tepkilerin farklı aşamaları şunlardır:
- Deprem aşaması: Kaza meydana geldikten birkaç dakika sonra kişiler dehşete düşer ve hiçbir şey yapamayacak kadar şok halinde olabilirler. Bu adım genellikle kısa ve geçicidir.
- Yardımlaşma aşaması: Olayın erken saatlerinde, olay yerinde bulunan insanlar ile olay yerine gelenler arasında başkalarına büyük ölçüde yardım etmek için dayanışma vardır.
- Destek olma aşaması: Olaydan bir hafta ila birkaç ay sonra, maddi ve manevi yardımlar edildikten sonra insanlar yeniden hayatın düzene girmeye başlamasıyla bir nebze umutlu olurlar ve kendilerini az da olsa rahat ve muhtemelen canlanmış hissederler.
- Gerçekle yüzleşme aşaması: Deprem meydana geldikten iki ila üç ay sonra. Bu noktada insanlar kayıplarının derinliğini fark ederler, aşırı depresif ve endişeli olabilirler desteğe yeniden ihtiyaç duyabilirler
- Yeniden yapılanma aşaması: Olaydan altı ay ila bir yıl sonra gerçekleşir. Bu süre zarfında, kişi kendine güvenmesi gerektiğini anlar. Maddi koşulların ve psikolojik yapının yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı ve yas aşamasının hafiflediği dönemdir.
Yukarıda belirtildiği gibi, depremler her bireyde aynı psikolojik etkilere sahip değildir, bazılarının etkilenme olasılığı diğerlerinden daha yüksektir.
Deprem Travmasında Yararlanılan Terapi Yöntemleri
Deprem travmasında en sık yararlanılan terapi yöntemlerinden biri EMDR'dir. EMDR kelime anlamı olarak Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme ‘dir.
Emdr Terapisi ile Beynin sahip olduğu kendini iyileştirme mekanizmasından yararlanılarak bireyin travmatik anılarına karşı duyarsızlaştırılması ve anının işlemlenip normal ve acı vermeyen bir anı haline getirilmesi amaçlanır.
1999 yılındaki Marmara Depreminin ardından daha da yaygınlaşan ve etkililiği gözlemlenen EMDR Terapisinin ülkemizde yüzlerce hatta binlerce insanın ölümüne neden olan ve hem bizzat yaşayan hem de ikincil olarak maruz kalan bireyler için şiddetli bir travma haline gelen diğer depremlerde de yararlı bir terapi yöntemi olduğu gözlenmiştir.
Kayseri Emdr Tedavisi Psikolog Randevusu almak için Tıklayınız
Anahtar Kelimeler: Kayseri Psikolog I Deprem Psikolojisi I Travma Tedavisi I EMDR Terapisi